Sosyal medya hayatımızın bir parçası haline geldi. Gencinden yaşlısına kadar herkes sosyal medyayı sevdi, sosyal medya da bizleri sevdi. Bu kapsam alanı o kadar genişledi ki bebekler bile sosyal medya ki paylaşımları takip eder oldu.
Dünyanın birçok yerinde çıkan yeni akımları, kültürleri, bilgi paylaşımlarını çok kolay ve ucuz bir şekilde takip edebiliyoruz. İnsanların savaştan kaçışlarını, açlıkla mücadele ettikleri, perişan hallerini gördüğümüz gibi bize kahkaha attıracak değişik görüntülere de muhatap olabiliyoruz.
Bir dakika önce izlediğim videodan gözlerimizden yaşlar gelirken, bir dakika sonra izlediğimiz komik bir görüntüye ise gülebiliyoruz. Bu durum bizlerde ‘’duygu karmaşıklığına’’ yol açabiliyor. Aynı durum çocuklar içinde geçerli.
Artık çocukların akıllı telefonu veya tabletleri ve sosyal medya hesapları var. Bazı ebeveynler çocukları doğmadan çocukları için sosyal medya hesabı açıp, çocuk adına paylaşım yapıp, takipçi çoğaltıp çocukları belli bir yaşa geldikten sonra bu hesapları çocuklara teslim eder oldu. Heyhat!
Sosyal medya, anne ve baba için çocuğun sakinleşmesi ve bir köşeye çekilip sessiz durup yaramazlık yapmaması için en büyük etken olarak görülüyor. Çocuğa sakinleştirilmesi için verilen akıllı telefon, çocuğun youtube, facebook ve instagram gibi mecralarda bilinçsizce dolaşmasına ve gördüğü her şeyi benimsemesine neden oluyor.
Çocuklar ‘’sosyal medya dünyasında’’ hayatı tanımaya, her şeyi bir oyun ve eğlence olarak görmeye başladı. Kendi akranlarının youtuber oluşları ve bunlara özenmeleri çocuğu sanal bir alana hapsetti. İnsan takipçi sayısı, videoların beğenisi, video paylaşımları kadar değerli görülmeye başlandı.
Çocuklar sosyal medya da gördükleri ve izledikleri her durumun etkisi altında kalıyorlar ve böylece bu hayatlarına mal oluyor. Bizim kendi milli ve manevi değerlerimizle, medeniyetimizin ışığında büyümesi gereken çocuklarımızı artık sosyal medya büyütüyor. Çocuklarımız Amerikan dublajından olduğu gibi konuşabiliyor. Takip ettiği kullanıcıların etkisinde kalarak bir çocuk ‘’ben ateistim’’ diyebiliyor ateistliğin ne olduğunu bilmeden.
Öyle bir hale getirdik ki çocukları, çocuğun elinden telefonu alındığı zaman hemen ağlıyor ve terör estirmeye başlıyor. Böylece çocuklarımızı kendi ellerimizle aptallaştırıyor ve çocukluğunu yaşatmaktan mahrum ediyoruz.
Bu çocuklarımız, ailemiz, milletimiz ve devletimiz için büyük bir tehlike. Geleceğimiz olarak nitelendirdiğimiz çocuklarımız, içten fethediliyor ve geleceğimizi kendi ellerimizle yok ediyoruz.
Çocukların beklentimizin altında sergiledikleri tavırları, beğenmediğimiz söz ve davranışlarını suçlusu olarak yaşadığımız çağı ve ahir zamanı göstermeyelim. Bu tavır sorumluluktan kaçmaktan başka bir şey değildir.
Bu durum biz büyükler içinde geçerli ama kesinlikle sosyal medyayı hayatımızdan çıkarılması anlamına gelmez. Çocuğa sosyal medyayı yasaklamak da yanlıştır. Çünkü sosyal medya herkesin hayatında yer bulan bir mecra olması hasebiyle çocuk ilerleyen yaşlarda elbet bir gün sosyal medya ile tanışacak. Burada yapmamız gereken ‘’kontrollü’’ bir şekilde sosyal medya kullanıcısı olmayı çocuklarımıza öğretmek.
Çocuk iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı tam olarak ayırdığı zaman ebeveyn kontrolünde, uygun ve yararlı olabileceği düşünülen hesaplar çocuğa takip ettirilmelidir. Sosyal medyayı çocuğu büyüten değil çocuğu geliştiren bir alana dönüştürmemiz lazım. Bunu hep beraber kendi çocuklarımızdan ve ailemizden başlayarak yapabiliriz.
Öyle inanıyorum ki yakın zamanda medeniyetimize ‘’sosyal medya kullanma adap ve edebi’’ çerçevesinde yeni bir literatür kazandıracağız.
Unutmayın ‘’kontrolsüz güç, güç değildir.’’
Sosyal medya da var olmak ve güçlü olmak istiyorsak bu alan şekil veren olmalıyız. Aksi takdirde bu alana hapsolup kaybolabiliriz…