- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Rusya Ukrayna Savaşı Nereye mi Gidiyor?
Geleceğe dönük yorum yapabilmek, değerlendirmelerde bulunabilmek için öncelikle geçmişe uzanmak gerekir. Rusya’nın Çeçenistan ve Suriye’de neler yaptığını, ne tür adımlar attığını mutlaka gözden geçirmek lazım.
Yani politik, siyasi ya da somut çıkar anlamında her ülkenin kendine özgü bir devlet geleneği olduğu gerçeğini bir kenarda tutmak zorundayız.
1991 yılında Sovyetler dağılınca, bölgedeki çok sayıda devlet gibi Çeçenistan da bağımsızlığını ilan etti.
Kısa bir süre sonra ise Sovyet mirası olarak gördüğü topraklar için yeniden harekete geçen Rusya, çok ciddi bir direniş ile karşılaştı.
Rus askerlerinin sürekli olarak pusuya düşürüldüğü, özellikle Çeçenistan’ın başkenti Cevherkale sokaklarında sıkışıp imha edildiği için kara gücüyle istediği sonuca ulaşamayacağını fark etmişti.
Durum böyle olunca da son derece acımasız ve ahlaki değerlerden yoksun bir yöntem için harekete geçilir maalesef.
Rusların Çeçenistan savaşlarında uyguladığı temel yöntem, şehri kuşat, komple imha et şeklinde olur. Binlerce askerle kuşatılan şehir, ağır silah ve toplarla günlerce, haftalarca vurulur. Asker sivil ayrımı yapılmaz. İbadethane, sağlık hizmetleri, okul, kültür ve tarih gibi detaylar umursanmaz bile. Hiçbir insani değer söz konusu bile değildir zaten.
Bugün Çeçenlerin Rusya için Ukraynaya karşı savaştığı haberleri, algısal basit bir oyundan ibarettir. Bu ayrı ve çok uzun bir konu. Çeçen duruşunu bilen, bugünkü Rus ataması başkanın geçmişini, babasını biraz olsun anımsayan herkes Çeçen direnişiyle Rus bakışı devlet yönetimi arasındaki farkı rahatlıkla anlayacaktır.
Konumuza dönelim.
Suriye konusunda Esed’in yanında duran Rusya, özellikle 2015 yılı ve sonrasında Halep’in doğusu başta olmak üzere kontrol altına almak istediği bölgelerde uyguladığı tek yöntem yine kuşat, imha et şeklinde olur. Kara savaşlarından kaçınarak kuşat, yıkıma uğrat ve teslim al mantığını tercih ederek, binlerce masumun hayatını kaybetmesine, şehirlerin alt ve üst yapılarıyla birlikte komple yıkılmasına vesile olunur.
“Batı ve ulusal basın ise sessizdir. Zamanla da Amerika’nın barış götürme bahaneleri ve belirli grupları güçlendirme çabasıyla süreç içinden çıkılamaz bir hal alır.”
Peki bunların günümüzle, Ukrayna ile nasıl bir bağlantısı var?
Günlerdir süren çatışma, kara savaşından kaçınmak isteyen Rus askeri, bölgesel de olsa oluşan kuşatma ve sınırda bekleyen 64 Km’lik askeri konvoy, ne kadar da geçmişe benziyor değil mi?
Birkaç fark var aslında.
- Çeçenistan ve Suriye halkları müslümandı. Ukrayna ise hiç de azımsanmayacak düzeyde Rus nüfusuna sahip olan Hristiyan bir ülke.
- Batı ve ulusan basın, Ukrayna’nın %10’u kadar dahi gündemine almamıştı Çeçenleri ve Suriye’deki olayları.
- Sovyet mirası olarak görülen bir Hristiyan ülke olan Ukrayna, Ruslar için önemli kabul edilen kiliselere ev sahipliği yapıyor.
- Suriye, Libya ve özellikle Akdeniz’de Rus varlığına son vermek isteyen ABD, Rusya’nın kendi bölgesine sıkışmasını, bölgesel sorunlar ile uğraşmasını istediği için Ukrayna’nın savaşma kaabiliyetine katkı sağlıyor.
“Sağlanan destek sınırlı ya da zamana yayılmış olabilir. Ya da ekonomik yaptırımları göstermelik olarak da görebiliriz. Lakin Geçmişe dönük kıyas yapıldığında, bugün yaşananların dünden farklı sonuçlar doğuracağı ortada.”
Batı ile Doğu arasına sıkıştırılan Ukrayna üzerinden kozlar paylaşılıyor. Dengeler yeniden kuruluyor.
Haritalar yeniden mi çizilecek? Ruslar yanlızlaşacak mı? Ruslar yanlızlaşırsa Çin öncülüğünde yeni bir döneme mi yelken açılacak?
İnternet konusunda dahi Batı ve Doğu interneti şeklinde tanımlamaların yapıldığı şu günlerde, önümüzdeki sürecin ciddi anlamda sancılı geçeceği son derece aşikar.
Tarafların umrunda bile olmayan Ukrayna halkı için üzülüyorum. Dün olduğu gibi bugün de İslam coğrafyasında yaşananlar görmezden gelinse de mazlumun dini, dili, ırkı olmayacağını biliyorum.